Galat-ı Meşhur Fasih-i Mehcurdan Evladır Ne Demek? Felsefi Bir Bakış
Bir Filozofun Gözünden: Anlam Arayışının Derinliklerine Yolculuk
Dil, insanın düşüncelerini ifade etme biçimidir; ancak dil, bazen bizi yanıltabilir ve anlamlar arasında kaybolmamıza yol açabilir. “Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan evladır” ifadesi, Türkçeye Arapçadan geçmiş bir deyimdir ve anlamı, “Yanlış kabul edilen doğru, terkedilen doğruya benzer” şeklinde açıklanabilir. Bu deyim, yalnızca bir dilsel yanlışlık değil, aynı zamanda düşünsel ve ontolojik bir meselenin de izlerini taşır. Felsefi bir bakış açısıyla, galat ve fasih arasındaki ilişkiyi, etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden ele alacak olursak, karşımıza insanın doğruyu, yanlışları, terk edilen bilgiyi ve zamanla değişen anlamları nasıl algıladığı sorusu çıkar.
Dilsel anlamları ve toplumsal kabulün ötesinde, bu deyim, insana dair derin bir düşünsel soruyu da gündeme getiriyor: Gerçekten doğru olan nedir ve ne zaman yanlış kabul edilir?
Epistemolojik Perspektiften: Gerçeklik ve Bilginin Değişkenliği
Epistemoloji, bilgi felsefesiyle ilgilenir. Bilgi nedir? Nasıl elde edilir? Hangi kriterlerle doğru kabul edilir? “Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan evladır” deyimi, tam da bu epistemolojik soruları sormamıza neden olur. İnsanlar zamanla doğru kabul edilen, fakat aslında yanlış olan düşünceleri, galat (yanlışlık) olarak kabullenebilirler. Bu yanlışlıklar, toplumda öylesine yerleşir ki, herkes onları doğruymuş gibi kabul etmeye başlar.
Ancak, gerçek bilgi her zaman değişebilir. Yanlış bilgi, zaman içinde doğru olarak kabul edilen bir bilgiye dönüşebilir. Bu dönüşüm, bireylerin düşünsel süreçlerinden, toplumsal yapılarından, hatta kültürel normlardan etkilenir. Örneğin, geçmişte “dünyanın düz olduğu” düşüncesi doğru kabul edilirken, şimdi bilimsel olarak yanlış olduğu kabul edilmektedir. Bu örnek, galatın toplumlarda nasıl yayıldığını ve zamanla doğru olarak kabul edilebileceğini gösterir. Deyimin ikinci kısmı olan “fasih-i mehcurdan evladır”, terkedilen doğruyu işaret eder. Terkedilen bilgi, zamanla “yabancılaşmış” olsa da, bir şekilde doğru olma özelliğini yitirmez. Yani, terk edilen doğru, eski ve göz ardı edilen bilgi, bazen en saf haliyle yeniden gün yüzüne çıkabilir.
Epistemolojik açıdan, bu deyim, bilgiye olan yaklaşımımızı sorgulamamıza yol açar. Bir bilginin doğru ya da yanlış olması, toplumsal kabul ile şekillenir. Ancak bu kabul, zamanla değişir ve dönüşür. Bu da bize şunu sorar: Bilgiyi neye göre doğru kabul ederiz ve bu doğru, gerçekten doğru mu?
Ontolojik Perspektiften: Doğru ve Yanlış Arasındaki İnce Çizgi
Ontoloji, varlık ve gerçeklik üzerine düşünür. İnsanlar neyi gerçek kabul eder? Varlığın özünü nasıl anlarız? “Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan evladır” ifadesi, yalnızca bir bilgi meselesi değil, aynı zamanda gerçekliğin kendisiyle de ilgilidir. Gerçek, zaman içinde değişen ve sosyal yapılar tarafından şekillendirilen bir olgudur. Bir şeyin “doğru” ya da “yanlış” olarak kabul edilmesi, aslında toplumsal bir yapı tarafından belirlenir.
Ontolojik bir bakış açısıyla, “yanlış” kabul edilen şeyin “doğru”ya dönüşmesi; bir varlık ya da bir düşünce biçiminin, zamanla yeniden biçimlenmesi, ontolojik bir süreçtir. Bu deyimi daha derinlemesine düşündüğümüzde, toplumlar zamanla doğruyu terk edebilir ve “fasih” (özgün, doğru) kabul edilenler, “mehcur” (terkedilmiş) hale gelebilir. Bu, varlıkların dönüşümü, düşüncelerin evrimi ve toplumların ontolojik yapısının değişmesiyle ilgili bir kavramdır.
Deyimde bahsedilen “mehcur”, terk edilen ama hala “fasih” (doğru) olan bir olguyu temsil eder. Zamanla unutulmuş ve terk edilmiş olan doğru, bir şekilde yeniden gündeme gelebilir. Bu da ontolojik olarak bize gerçekliğin ne kadar değişken, kırılgan ve zaman içinde yeniden şekillenen bir kavram olduğunu gösterir. Bir şeyin “doğru” olarak kabul edilmesi, aslında onun her zaman doğru olduğu anlamına gelmez; o sadece bir dönemin doğrusu olabilir. Peki, zamanla değişen bu doğruları neye göre değerlendiriyoruz?
Etik Perspektiften: Doğruyu Bulmak ve Yanlışı Savunmak
Etik, doğru ile yanlış arasındaki ayrımı yapmamıza yardımcı olan bir felsefi disiplindir. Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan evladır deyimi, aslında toplumsal etik anlayışına da dokunan bir konuyu açığa çıkarır. İnsanlar, zamanla doğru bildikleri yanlışları savunarak etik bir çelişki oluşturabilirler. Bu çelişki, yanlış bir düşüncenin doğru kabul edilmesinden kaynaklanır. Bu durumu, günümüzde sıkça rastlanan toplumsal ve kültürel kalıp yargılar üzerinden inceleyebiliriz. Örneğin, toplumun büyük bir kısmı, cinsiyetler arası eşitsizliği doğal bir durum olarak kabul edebilir; ancak bu düşünce, aslında galattır ve etik açıdan da yanlıştır.
Etik bir bakış açısıyla, doğruların zamanla nasıl yanlış kabul edilebileceğini ve yanlışların nasıl doğruya dönüştüğünü sorgulamak gerekir. Toplumların yanlış kabul ettikleri doğruyu, daha az zararlı ya da toplumsal olarak kabul edilebilir hale getirme çabası, etik olarak doğru mudur? Bir yanlışı, doğru bildiği için savunmak, etik açıdan kabul edilebilir mi?
Sonuç: Doğru, Yanlış ve Zamanın Derinliklerinde
Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan evladır deyimi, dilin, bilginin ve toplumların zamanla nasıl evrildiğine dair derin bir felsefi sorgulamadır. Epistemolojik, ontolojik ve etik perspektiflerden ele alındığında, insanın doğruyu, yanlışı ve zamanı nasıl algıladığı sorusu ortaya çıkar. Gerçekten doğru olan nedir? Zamanla yanlış kabul edilen düşünceler doğru olabilir mi? Bir toplumun doğru bildiği yanlışlar, gerçekte ne kadar yanlıştır?
Bu soruları düşünerek, kendi hayatınızda galatları sorgulamaya ve doğru bildiğiniz yanlışları keşfetmeye ne dersiniz?