İçeriğe geç

Zayi ne oluyor ?

Zayi Ne Oluyor?

Kayseri’nin dar sokaklarında yürürken, bir yandan da kafamda dönüp duran bir soru vardı: Zayi ne oluyor? Bu soruyu hep sorarım ama bir türlü doğru cevabı bulamam. İnsanın kaybettiği şeyin ardında ne olduğunu bilmemesi, belki de en zor şey. Ne kaybettiğini bilmiyorsan, neyi arayacağını da bilemezsin. Bu yazıyı yazarken, aslında kendimi bir tür kayıp hikayesinin içinde buluyorum. Tıpkı kaybolan bir şeyin ardında bıraktığı boşluk gibi…

İlk Kayboluş

Bir sabah, eski yazılarımdan birine rastladım. O yazıyı yazarken hayatımda çok farklı bir dönemdeydim; belki de her şeyin başlangıcında. Hüzünle yazdığım o satırları okurken, çok garip bir şey fark ettim: O yazıda kaybettiğimi sandığım şey, aslında hiç kaybolmamış. Bunu fark ettiğimde, kalbimde bir yerlerde bir şeyin kırıldığını hissettim. Zayi ne oluyor? Ne zaman kaybettiğimi, neyi kaybettiğimi anlayamıyorum. Fakat kaybolan şeyin beni her gün biraz daha uzaklaştırdığı gerçeğiyle yüzleşiyorum.

İlk kaybolan bir hatıra oldu. Birlikte yürüdüğümüz bir parkın fotoğrafı. Yanımda sen vardın, gülümsüyorduk. Ama o gülümsemeyi tam olarak hatırlamıyorum. Zaman geçtikçe, o gülümseme de kaybolmuş gibi hissediyorum. Sadece fotoğrafı hatırlıyorum. O kadar. Zayi olmuş. Kaybolmuş. O anın içindeki duyguları hatırlayamıyorum bile.

Hayal Kırıklığı ve Kayıplar

Bir gün, bir anı aramak için defterimi açtım. O kadar çok şey yazmışım ki… Saatlerce yazıp yazıp bıraktım. Ne yazdığımı bilmeden, sanki sadece ellerim yazmak için varmış gibi. Ama bir şey eksikti. O yazılar arasında, bir zamanlar çok kıymetli olan bir şey kaybolmuştu. Zayi olmuştu. O zamanlar yazarken, duygularım sanki daha keskin ve anlamlıydı. Şimdi ise o yazılar sadece birer geçmişin yankısı gibi. Bütün o duygular, birer anıya dönüşmüş.

Kaybettiklerimiz, aslında zamanın içinde yavaşça silinen şeyler. Hiç fark etmeden, başkalarına kaybettiğimiz zaman, biz de kayboluyoruz. Birine değer verdiğimizde, o değerin farkına varabilmek için bazen zamanın geçmesini beklemek zorunda kalıyoruz. Hayal kırıklığı da burada devreye giriyor. O değerli şeyin kaybolduğunu fark ettiğimizde, bir şeyler eksik kalıyor. O eksiklik, içinde kaybolduğumuz bir boşluk bırakıyor. İşte bu boşluk, zayi edilen bir şeyin ardında bıraktığı gerçek.

Umudun Kayıp Arayışı

Bir gün, kaybolan bir şeyin ardından dönüp bakarken, aslında kaybolanların hep birer işaret olduğunu düşündüm. Belki kaybolan sadece bir anı, bir nesne, ya da bir kişi değil. Belki kaybolan şey, en çok ihtiyacımız olan şeydir: umut. Kaybolan şeyler, bizi yavaşça içsel bir keşfe çıkarır. Bir şeyin ne kadar değerli olduğunu anlamadan kaybetmek, belki de bize bir şeyler öğretmek içindir.

Zayi ne oluyor? Bir parça kaybolan umut, bir kayıp anlamına gelebilir. Ama aslında, kaybettiğimiz her şey, bize yol gösteren birer işaret haline gelir. Kaybolmuş şeylerin ardından, hayatta ilerlemek için gerekli olan şeyleri bulmaya başlarız. O kaybolan şey, belki de hayatımıza yeniden anlam katacak bir kapıdır. Kaybolan şeylerin ardında kalan boşluğu bir türlü dolduramasak da, o boşluk bir zaman sonra yeni bir anlamla dolar.

Sonuç: Zayi Olmuş Bir Şeyin Peşinden

Şu an düşündüğümde, kaybolan bir şeyin ardından kalan tek şeyin belirsizlik olduğunu kabul etmek zor. Ama belirsizliğin içinde, kaybolan bir şeyin peşinden gitmenin değerini de fark ediyorum. Kaybolan anı, kaybolan değerler, kaybolan duygular… Hepsi bizi daha derin düşünmeye, daha fazla anlam aramaya iter. Belki de zayi olan, sadece bir şeyin kaybolması değil, aynı zamanda kaybolanın anlamını yeniden keşfetmekti.

İçimde kaybolmuş bir şeyin peşinden sürükleniyorum. Zayi olan şeyin ardında bir anlam olduğunu hissediyorum. Bu kayıp, sonunda belki de bir tür buluşa dönüşecek. Ve belki, kaybolan her şey bir gün geri döner… Ama o zaman, belki de kaybolan şeyin kendisi değil, onun ne kadar değerli olduğu ortaya çıkacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci güncel giriş